Pena Psikoloji Bilişsel Davranışçı Terapiler Bilişsel davranışçı terapiler, insan davranışlarında ortaya çıkan sorunların çocukluk yaşantılardan kalan yanlış öğrenmelerden ve bu öğrenimelerin sonucu oluşan olumsuz otomatik düşüncelerden kaynaklandığını varsayar. Bilişsel davranışçı terapiler, kişinin geçmişte öğrendiği bu yanlış öğrenimleri doğru ve sağlıklı bilgi ile yeniden yapılandırır. Kişinin yeni deneyimler yaşamasını sağlayarak problemli davranışlarının değişebileceğini iddia. eder. Davranışçı ekol, olaylara yüklenen otomatik anlamların kontrol edilmesi ile ortaya çıkacak davranışların değişebileceğini ifade eder. Problemli davranışların değişimi için düşüncenin ve bedenin bilinçli kontrolünü sağlamayı öğretir. Kaygı, anksiyete ve fobi tedavisinde dünyada en çok tercih edilen terapi ekollerindendir. Dinamik Terapiler Dinamik terapiler, Freud’ un Psikanalitik kuramı oluşturması ile başlayan, zaman içerisinde farklılaşarak ve zenginleşerek günümüze kadar ulaşan bir terapi ekolüdür. Ruhsal gelişim evrelerinde yaşanan problemlerin hayat boyu farklı zamanlarda farklı insanlarla farklı ilişkilerde tekrar ettiğini kabul eder. Kişilerin farkında olmadan yaşadığı sorunlar sanki onların kaderiymiş gibi görünse de aslında 0-3 yaş sürecindeki ruhsal gelişim evresinde problemleri tekrar etmektedir. Dinamik terapilerin amacı kişinin yaşadığı bu problemlerin kaderi haline dönüşmemesi adına yoruma ve deneyime dayalı bir süreçte kişinin kendi farkında varmasını, ve onarmasını sağlamaktır. Duygu Odaklı Terapiler Duygu Odaklı Terapiler, duyguların insan sisteminde aktif bir rol oynadığını ifade eder. İyileşmede ana malzeme olarak duygular çalışılır. Duygu sistemi beynin limbik kısmında üretilir. Yapılan araştırmalarda ise duyguların düşünce sisteminden çok daha önce harekete geçerek düşünce ve sonrasında gelen davranışı da şekillendirdiği yönündedir. Bu önemli araştırmalar ışığında kişinin özünde hissettiği duyguları anlaması sonrasında şekillenen düşünce ve davranışları da anlamlandırmasına olanak tanır. Duygu sistemi kişinin kurduğu ilişkilerinde de merkezde bulunur. Sağlıklı ilişkiler için kişinin duygularını tanımlıyor ve tanıyor olması önemlidir. Duygu odaklı terapilerin odağında ise kişinin duygu sistemini anlamak, düzenlemek ve problemli kısımları yeniden yapılandırmaktır. Bütüncül Psikoterapiler İnsanın psikososyal bir varlık olduğunu göz önüne alan Bütüncül psikoterapi ekolü, bünyesinde birçok terapi kuramını barındırmaktadır. Kişinin kendine has biricik ruhsal yapılanmasını kendi ihtiyacı dahilinde değerlendirir ve ona göre bir yol haritası belirler. Terapi ekollerinin insanın katmanlı yapısını anlamak için tek başına yetersiz kaldığını savunur. Her terapi ekolünün insanın bir yönünü çok iyi tanımlarken bazı yönlerini anlama konusunda zayıflık gösterdiğini, ortaya koydukları bilgilerin ve uygulamaların, bazı problemli davranışların değişimine çok ciddi katkılar sunarken bazı sorun alanlarında yetersiz kaldığını düşünmektedir. Bütüncül psikoterapide, danışan kişiliği, kültürü, doğup büyüdüğü çevre ile ve onu oluşturan diğer etkenler ile birlikte değerlendirilir. Problem alanına ve danışanın beklentilerine göre terapiyi daha yararlı hale getirebilmek adına kişiye özel sürecin yapılandırılması amaçlanmaktadır. EMDR EMDR, güçlü bir psikoterapi yaklaşımıdır. Açılımı, Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme'dir. Her yaştan milyonlarca kişiye uygulanmıştır. Farklı tiplerdeki psikolojik rahatsızlıkları, verimli ve hızlı bir şekilde iyileşmesini sağlamıştır. EMDR’ye göre rahatsızlıkların, olumsuz duygu, düşünce, davranış ve kişilik özelliklerinin arkasında uyum bozucu, işlev bozucu, işlenmeden ve izole bir şekilde depolanmış bu tür anılar yatmaktadır. Kişinin kendisi ile ilgili olumsuz inançları (Örn: Ben beceriksizim), olumsuz duygusal tepkileri (Başaramamaktan korkma) ve olumsuz somatik tepkileri (Sınavdan önceki gece gelen karın ağrısı) problemin kendisi değil, bugünkü dışavurumlarıdır. Bu olumsuz inanç ve duygulara yol açan işlenmemiş anılar şimdiki zamandaki olaylar tarafından tetiklenmektedir. EMDR ise bugünün işlevini bozan adeta bir kara kutu gibi beyinde yer etmiş bu anıları açığa çıkararak duygularını işlemlemeyi sağlar. Grup Terapileri İnsan beyni sosyal bir beyindir. Doğduğu andan itibaren bir diğerinin beyni ile karşı karşıya gelir ve onun aracılığı ile gelişmeye başlar. İnsanın ilk sosyalleştiği yer ise doğduğu ailedir. Özellikle annesiyle olan ilk sosyalleşmesi daha sonra aile bireyleri ve akranlarıyla kurduğu iletişim ile devam eder. Sosyalleşmek, bir gruba ait olma isteği doğrultusunda yaşam boyu süren bir ihtiyaçtır. Grup terapisi temelde insanın bu ihtiyacına yönelik süreçtir. Bu süreç, bir uzman psikoterapist liderliğinde belli bir kişi sayısı ile gerçekleştirilmektedir.. Ortak temalar üzerinden bir araya gelen grup üyeleri kendileriyle benzer sorunlar yaşayan insanlarla paylaşımda bulunur. Bu sorunlar ortak temalar aracılığı ile gruba bağlı olarak belirlenir. Her ne kadar problemleri bir başkasının önünde açmak zor gelse de grup kapsayıcı ve iyileştirici bir alana dönüşür. Benzer problemlerle baş etmeye çalışan kişilerin bir araya gelmesi ve bunu güvenli bir alanda paylaşmaları iyileştirici bir süreçtir.